Ana Sayfa Yazar Salçalı Ekmek Kokar Benim Çocukluğum

Salçalı Ekmek Kokar Benim Çocukluğum

Salçalı Ekmek Kokar Benim Çocukluğum
Şehrin Lezzeti

Otuz sene bilemedin otuz beş sene önce yoktu şimdiki gibi hamburgeri, pizzası, ketçabı, kare tost ekmeği.

Salçalı ekmekti fast food yiyeceklerin kralı.

Mahalledeki taşfırından aldığın ekmeği kestin mi önce yarıya sonra yarısını da yardın mı ikiye salçayla az kalmıştır kavuşmasına o mis gibi ekmeğin.

Hatırlıyorsan bu lezzeti kabul et sen de varsın en az bir otuz yaşında.

En unutulmaz lezzetlerinden biridir çocukluk yıllarımızın salçalı ekmek.

Mutlaka bir yer vardır midende aç da olsan tok da.

Bir de ısıttıysan hafifçe sobanın demirinde, bir de varsa üzerine ekebileceğin az miktarda kimyon az miktarda pulbiber, benim diyen restoranlarda bulamazsın bu lezzeti. Haa!

Unutmadan üzerine de gezdirdin mi hafifçe çay kaşığıyla zeytinyağını tadınmaz yenmez salçalı ekmek.

Yaparken mahalle arasında çift kale maçını, annen belirir sokağın köşesinde. Sadece sana da yapmamıştır, düşünmüştür diğer arkadaşlarını da. Birer tane verir herkesin eline salçalı ekmeğin bir parçasını. Maçına ara vermeden yiyebileceğin tek yiyecektir salçalı ekmek.

Yoktur dökülme riski üstüne başına. Kaleciysen zaten sorun yok,takım arkadaşların çıkınca atağa gol atmak için diğer kaleye sen de çoktan yersin salçalı ekmeğini ağzın yüzün kırmızı.
Ancak karizmanın çizildiği bir an da yaşanır annen getirince salçalı ekmeği. Koyunca elini sırtından içeri “Ooooo sucuk gibi olmuşsun“ cümlesinden sonra hissedersin sırtında ya bir havluyu ya bir tülbenti. Gider karizman sırtına sokuşturulan o havluyla. Yapma anne,etme anne desen de olmaz. Terlememen lazım senin annenin gözünde.

Bazen de oynarken mahalle arasında “anneeaaaaee acıktıııııımmmmmmm“ sesiyle balkondan sarkıtılan sepetin içinden çıkar salçalı ekmek. Yoktur kimin yaptığının önemi. Fark etmez Ayşe Teyze, Muazzez Teyze veya Fatma Teyze. Hepsinin ayarı aynıdır ellerinin. Salça varsa ekmeğin üstünde tamamdır menü.

İlk kimin geldi acaba aklına salçayı ekmeğe sürmek?

Garip bir şekilde alternatifi yoktu bu ekmeğin. Üzerine şeker serpilmiş margarinli ekmek aklınıza gelse de yok, salçalı ekmeğin başkadır fiyakası. Hiçbir gıda eline su dökemezdi o yıllarda salçalı ekmeğin.

Kazık kadar adam oldum, hayır demem diyemem hala salçalı ekmeğe.

Bu yaşımda alınca salçalı ekmekten bir ısırık, sanki sıra arkadaşım Süleyman seslenecek gibi geliyor “Çanak çömlek patladı“ diye, sanki Mehmet çıkacakmış gibi geliyor saklambaçta saklandığı yerden, sanki annem balkondan çağıracakmış gibi geliyor “Özgüüüün hadi akşam oldu gel artık” diye.

Salçanın da en lezzetlisi anneannenin kendisinin yaptığı ve güneşte beklesin diye tepsileri balkona dizdiğinde, çaktırmadan gidip gizlice bir parmak aldığın salça değil midir? Belli olmasın aldığın diye düzelttin mi kepçenin tersiyle tepsideki salçayı tamamdır anlamaz kimse senin aldığın bir parmak salçayı. Bi zahmet sen de siliver artık ağzının kenarındaki kırmızılıkları…

Sadece salçalı ekmek değildir o. Çocukluğundur, mahalle arkadaşlarındır, hatıralarındır, balkondan sana seslenen annenin sesidir ,komşu Melahat Teyze‘dir, yedikten sonra mahalledeki komşu evin bahçesinde su içtiğin demir musluğun kekremsi tadıdır,beşte devre onda biten mahalle arasındaki futbol maçındır, zinciri atan bisikletindir,cebindeki gazoz kapaklarındır o salçalı ekmek…

Hadi bakalım öyleyse, alınsın salçalar çarşıdan pazardan ,sürülsün yarım ekmeğin arasına , varsa azıcık da pulbiber yanına , çay kaşığıyla zeytinyağı azıcık da, afiyet olsun bunu okuyanlara.

Şehrin Lezzeti