Sağlıklı yaşamın sırrı olarak gösterilen terapötik beslenme, bu yıl 5’incisi düzenlenecek olan Uluslararası Terapötik Beslenme ve Anti-Aging Kongresi ile bilim dünyasının gündemine taşınıyor. Kongre Başkanı Dr. Asuman Kaplan Algın, PhD, beslenmenin artık sadece bir alışkanlık değil, aynı zamanda tedavi edici bir araç olduğunu vurguladı.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, bağırsak mikrobiyotasının beslenme yoluyla düzenlenebildiğini ve bunun bağışıklık sistemi, ruh sağlığı, metabolizma ve kronik enflamasyon üzerinde doğrudan etkili olduğunu ortaya koydu. Prebiyotik, probiyotik ve postbiyotik içeren beslenme modelleri, terapötik yaklaşımların temelini oluşturuyor.
Kişiselleştirilmiş Beslenme Devrimi
Dr. Algın, genetik yapı, mikrobiyota profili ve yaşam tarzına göre şekillendirilen kişiselleştirilmiş beslenme modellerinin, diyabet, obezite ve kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde çığır açtığını belirtti. “Artık herkes için tek bir diyet modeli yok. Bireyin biyokimyasal verileri, beslenme stratejilerinin belirlenmesinde kilit rol oynuyor” dedi.
Anti-Aging ve Kanserden Korunmada Beslenmenin Rolü
Kongrede, Akdeniz diyeti gibi anti-enflamatuar beslenme modellerinin kanser ve kronik hastalıkları önlemedeki etkileri tartışılacak. Ayrıca, aralıklı orucun hücre yenilenmesini desteklediği, yaşlanmayı geciktirdiği ve bazı kanser türlerine karşı koruyucu etki gösterdiği vurgulanacak.
Biyoaktif Bileşenlerin Farmakolojik Etkisi
Dr. Algın, “Kurkumin, resveratrol ve quercetin gibi doğal bileşenlerin artık sadece besleyici değil, aynı zamanda ilaç benzeri etkilere sahip olduğu kanıtlandı. Bu maddeler, tedavi protokollerine entegre ediliyor” ifadelerini kullandı.
Uyarı: Takviyeler Bilinçsiz Kullanılmamalı
Kongrede, gıda takviyeleriyle ilgili yanlış bilgilere de dikkat çekilecek. “Doğal olan her zaman güvenli değildir. Takviyeler mutlaka uzman kontrolünde alınmalıdır” diyen Dr. Algın, toplumun bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bütüncül Sağlıkta Multidisipliner Yaklaşım
Terapötik beslenmenin sadece diyetisyenlerin değil, doktorlar, psikologlar, diş hekimleri ve fizyoterapistlerin de yer aldığı bütüncül bir tedavi modeli olduğunu vurgulayan Dr. Algın, “Sağlıklı yaş almak için tüm disiplinlerin bir arada çalışması gerekiyor” dedi.