Ordu’da yanan bir fırın ateşiyle başlayan bu hikâye, bugün gökyüzünde uçak menülerine kadar uzanan bir lezzet serüvenine dönüştü. Aktaşlar Lezzet Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Aktaş, pidenin, lahmacunun ve emeğin hikâyesini; kalite, sürdürülebilirlik ve kadın emeğiyle harmanladıkları vizyonlarını bizimle paylaştı.
1981 yılında Ordu’da yanan bir fırın ateşiyle başlayan yolculuk, bugün dünya çapında sofralara uzanan güçlü bir lezzet hikâyesine dönüştü. Aktaşlar Lezzet Grubu, sadece pide ve lahmacun üretmiyor; Anadolu’nun ruhunu, emeğini ve misafirperverliğini dondurulmuş ürünlerden restoranlara, bulutların üzerine taşıyor.
Markanın Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Aktaş, geçmişin sıcaklığını korurken, geleceğin mutfağına yenilikler taşıyor. Pidemiss, Pideor ve Nelipide markalarıyla hem geleneksel tatlara sahip çıkıyor hem de modern tüketici ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler üretiyor. Şeffaflık, kalite ve sürdürülebilirlik ise bu başarı öyküsünün vazgeçilmez üçlüsü. Samimi iletişim diliyle sosyal medyada, yenilikçi üretim süreçleriyle gıda sektöründe fark yaratan Aktaşlar, kadının emeğini ve bölgesel kalkınmayı destekleyerek örnek bir yapı oluşturuyor.
Bu röportajda, Tamer Aktaş ile geçmişin ilhamını, bugünün emek dolu mücadelesini ve yarının heyecan veren vizyonunu konuştuk.
1981’de başlayan bu serüven, bugün birden fazla markayla büyüyen bir lezzet grubuna dönüştü. İlk fırın ateşi yakıldığında hayalinizde bugünkü tablo var mıydı?
1981 yılında Ordu’da, mütevazı bir restoranla başlayan yolculuğumuz, bir avuç insanın samimi çabalarıyla her geçen gün daha da büyüdü. O günlerde, bir fırının sıcaklığıyla başlayan bu serüvenin, Türk mutfağının eşsiz lezzetlerini dünya sofralarına taşıyacak bir harekete dönüşeceğine dair bir hayalimiz ve büyük bir tutkumuz vardı. Her pideyi, her lahmacunu, sanki kendi evimizin sofrasına hazırlar gibi özenle yoğururken, lezzetlerimizin sınırları aşacağı fikri her zaman aklımızdaydı. Bugün, Pidemiss, Nelipide ve Pideor gibi markalarımızla 30’dan fazla ülkede sofralara konuk oluyor, Lufthansa’dan Delta Airlines’a kadar gökyüzünde bile lezzet sunuyoruz. Geçmişe bir dönüp baktığımızda hayallerimizin de ötesine geçmemizin mutluluğunu hissediyoruz. Tüketicilerin ürünlerimizden aldığı her bir lokmada, Anadolu’nun ruhunu ve emeğimizi paylaşmanın gururunu yaşıyoruz. Global bir vizyonumuzun kıvılcımı, Ordu’daki o mütevazi restoranda yer alan ilk fırınımızın ateşinin sıcaklığı oldu.
Karadeniz pidesini, sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin dört bir yanına taşıdınız. Nelipide markasıyla bu yöresel lezzeti şehirli damaklara nasıl sevdirdiniz?
Karadeniz pidesi, Anadolu’nun en eşsiz lezzetleri arasında yer alıyor. Hamurunda emek, harcında ise bereket taşıyor. Nelipide markamızda, geleneği modernlikle harmanlayarak, bu lezzeti özellikle büyükşehirde yaşayan tüketicilere sevdirmeye özen gösterdik. Bunu yaparken de öncelikle, pidenin ruhunu korumaya dikkat ettik. Ustalarımızın elinden çıkan ince hamurlar, Karadeniz’in taptaze malzemeleriyle buluştu. Şehir hayatının hızına uyum sağlamak için pratiklik ve erişilebilirlik sunduk. Restoranımızda, Karadeniz’in sıcak misafirperverliğini hissettirmek için samimi bir atmosfer yarattık. Ürünlerimiz, vegan seçeneklerden modern tatlara kadar genişleterek her damak tadına hitap ettik. Tüketicilerimizin taleplerine kulak verdik ve sofralarındaki anılara ortak olduk. Böylece Türkiye’nin dört bir yanındaki şehirlerde, pidenin kokusuyla insanları bir araya getirdik.
Dondurulmuş ürün denince hâlâ tereddüt eden bir kesim var. Sizce bu algıyı kıran en önemli unsur nedir ve Aktaşlar Lezzet Grubu bu konuda nasıl bir fark yaratıyor?
Dondurulmuş gıda, modern yaşamda fazlasıyla kolaylık sağlasa da günümüzde bu ürünlere karşı bir önyargı bulunuyor. Ancak bu kolaylığı yaşayabilmek için önyargıları kırmak gerekiyor. Hiç şüphesiz ki bu algıyı kıran en önemli unsur, güven ve şeffaflık. Aktaşlar Lezzet Grubu olarak, hiçbir katkı maddesine ihtiyaç duymadan, IQF (Bireysel Hızlı Dondurma) teknolojisiyle, ürünlerimizi eksi 40 derecede şoklayarak besin değerlerini ve tazeliği koruyoruz. BRC, IFS ve Helal sertifikalarımız, üretim süreçlerimizin uluslararası standartlara uygunluğunu kanıtlıyor. Tüketicilerimize, ‘Bu pide, bu lahmacun, sanki fırından yeni çıkmış gibi’ dedirtebilmek için hamurumuzun kalitesinden ambalajımıza kadar her detaya özen gösteriyoruz. Fuarlarda, workshoplarda, dijital ve geleneksel mecralarda bu süreci anlatıyor, tüketicileri bilgilendiriyoruz. Aktaşlar Lezzet Grubu olarak, sadece lezzet sunmayı değil; bir güven bağı kurmak istiyoruz. Bunun için de her bir ürünümüzde, Anadolu’nun ruhunu ve emeğimizi donduruyor, sofralara sevgiyle ulaştırıyoruz.
Gıda sektöründe kalite kadar sürdürülebilirlik de konuşuluyor artık. Aktaşlar Lezzet Grubu bu konularda nasıl bir duruş sergiliyor?
Sürdürülebilirliği bir sorumluluk olarak görüyoruz. Anadolu’nun bereketli topraklarından aldığımız ilhamı, çevreye zarar vermeden geleceğe taşımaya özen gösteriyoruz. Bu doğrultuda Sürdürülebilirlik kapsamında tüm tesislerinde kâğıt, plastik, cam, metal ve organik atıklar için ayrı toplama sistemleri kurduk. Enerji verimli makinelerle yılda ortalama yüzde 20-30 arasında enerji tasarruf sağlıyor, 100-150 ton atığı geri dönüştürüyoruz. Tehlikeli atıkların yasalara uygun bertarafını sağlıyor, LED aydınlatma ve enerji verimli makinelerle karbon ayak izimizi azaltıyoruz. Çatılarımıza güneş panelleri kurma projemizle yenilenebilir enerjiye geçişimizi hızlandırıyoruz. Güneş panellerimiz kurulduğunda yılda yaklaşık 140 bin ile 160 bin kilowatt enerji üretimi gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Tedarik zincirimizde çevre dostu ambalaj ve düşük emisyonlu lojistik çözümleriyle çevresel etkimizi en aza indiriyoruz. Ancak sürdürülebilirliği, sadece çevreyle sınırlandırmıyoruz. Aktaşlar Lezzet Grubu olarak, özellikle kadın çalışanlarımızla büyüyen bir markayız. Yüzde 74’ü kadınlardan oluşan ekibimizle, toplumsal eşitliğe ve bölgesel kalkınmaya katkıda bulunuyoruz.
Sosyal medyada oldukça samimi ve içten bir dil kullanıyorsunuz. Bu dijital iletişim yaklaşımı sizi hedef kitlenize nasıl daha yakın kıldı?
Sosyal medya, bizim için bir iletişim köprüsü; lezzetlerimizi, hikâyemizi ve ruhumuzu tüketicilerimizle buluşturan bir alan. Samimi ve içten bir dil kullanmamızın nedeni de, şirketimizin özünde yatan aile sıcaklığı. Her paylaşımımızda, bir pideyi yoğururken hissettiğimiz heyecanı, bir sofrada bir araya gelmenin sevincini aktarmaya özen gösteriyoruz. Tüketicilerimizin yorumlarına kulak veriyor, onların hikâyelerine ortak oluyoruz. Bazen bir iftar sofrasında, bazen bir dost buluşmasında yer alıyoruz. Bu samimiyette bizi bir sofranın ayrılmaz bir parçası haline getiriyor.
Hem üretim yapıp hem restoran markaları yönetmek büyük bir denge istiyor. Bu iki farklı dünyayı aynı çatı altında yönetmenin püf noktası sizce ne?
Üretim ve restoran yönetimi, iki farklı dünya gibi görünse de, bizim için aynı tutkunun iki yüzü. Her ikisinde de kaliteyi ve samimiyeti merkeze alıyoruz. Üretimde, her bir ürünü kendi soframıza hazırlıyormuş gibi özenle üretirken; restoranımızda bu lezzetleri, misafirperverlikle buluşturuyoruz. Bu dengeyi sağlamak için, güçlü bir ekip ruhu ve net bir vizyon şart. Üretimde teknolojik yenilikleri takip ederken, restoranımızda tüketicinin nabzını tutuyor, onların geri bildirimlerini üretim süreçlerimize yansıtıyoruz. Her iki alanda da, Anadolu’nun ruhunu ve geleneksel lezzetlerimizi koruma misyonumuz, bizi bir arada tutuyor. Bu dengede, sevgiyle yoğrulmuş bir disiplinle mümkün oluyor.
Gelenekten kopmadan yenilikçi olmayı başaran bir yapıdasınız. Gelecek planlarınızda hangi yeni adımlar, yeni lezzetler ya da yeni şehirler var?
Gelenek, bizim köklerimiz; yenilik ise dallarımız. Aktaşlar Lezzet Grubu olarak, Anadolu’nun asırlık tariflerini modern teknolojiyle buluştururken, geleceğe umutla bakıyoruz. 2025’te Giresun’da açılacak yeni fabrikamızla üretim kapasitemizi iki katına çıkararak, pideyi daha fazla sofraya ulaştırmayı hedefliyoruz. Geleneksel lezzetleri herkesin tüketebileceği şekilde modernize etmeyi ve farklı beslenme ihtiyaçlarına uygun çözümler sunarak global pazardaki konumumuzu daha da güçlendirmek istiyoruz. Bu kapsamda da yakın zamanda lezzetiyle fark yaratacak ve büyük bir ilgi görecek sürpriz ürünlerimizi tüketicilerle buluşturmaya hazırlanıyoruz. Gelenekten aldığımız güçle, geleceği lezzetlendirmek için durmaksızın çalışıyoruz. Bugün ciromuzun yüzde 70’ini ihracattan elde ederken, global arenada daha da güçlü bir oyuncu olma hedefiyle yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Öte yandan önümüzdeki dönemde, ABD genelinde tüm eyaletleri kapsayan bir dağıtım ağı kurmayı ve İtalya’da modern bir pide fabrikası açarak üretim kapasitemizi daha da artırmayı planlıyoruz.
Bugün sektöre adım atmak isteyen genç girişimciler sizi örnek alıyor olabilir. Gıda işine gönül vermek isteyenlere kendi deneyiminizden yola çıkarak ne söylersiniz?
Belki çok klişe olacak ama gıda sektörü, bir sevda işi. 40 yılı aşkın yolculuğundan öğrendiğim en büyük ders, sabır ve samimiyetin gücü. Genç girişimcilere öncelikle hayallerine inanmalarını söylemek istiyorum. Çünkü bir kıvılcım bile dünyayı değiştirebilir. Kaliteden asla taviz vermesinler ve en büyük sermayenin tüketicinin güveni olduğunu unutmasınlar. Geleneksel tatları korurken, yeniliklere açık olsunlar ve değişen dünyayla birlikte dönüşünler. Ekip ruhuna güvensinler ve en önemlisi, her lokmada bir hikâye anlatmaya özen göstersinler. Aktaşlar Lezzet Grubu olarak, bir pideyle Anadolu’nun ruhunu anlattık; onlarda da kendi hikâyelerini yazabilirler. Belki önlerine zorluklar çıkacak ama hazırladıkları ürünlerden çıkan kokunun her şeye değeceğini fark edecekler.
Editörden Not: Bir tabakta sadece lezzet değil, karakter ve kültür de sunulur. Tamer Aktaş’ın hikâyesi, bu anlayışın ete kemiğe bürünmüş hali. Anadolu’nun sıcaklığına sırtını dayayan, teknolojinin olanaklarını akılcı kullanan ve her adımını sevgiyle atan bir lider olarak, hem genç girişimcilere hem de gıda sektörüne ilham veriyor. Aktaşlar Lezzet Grubu’nun yolculuğu, sadece iş değil; bir anlam, bir aidiyet ve bir ülke hikâyesidir.






























