Türkiye’nin coğrafi işaretli değerlerinden Çanakkale domatesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da şehrin dört bir yanında kırmızı bir telaş başlattı. Eylül ayıyla birlikte salça ve sos hazırlıkları mutfakları şenlendirdi. Geleneksel olarak köy evlerinde yapılan bu üretim, artık apartman dairelerinden restoran mutfaklarına, hatta turistik tesislere kadar taşınmış durumda.
Bereketli Troya Ovası’nın Kırmızı Hazinesi
Etli yapısı, yoğun aroması ve ince kabuğuyla özellikle salça ve soslarda tercih edilen Çanakkale domatesi, sadece lezzetiyle değil coğrafi işaretli ürün olma özelliğiyle de öne çıkıyor. 2024 TÜİK verilerine göre şehir genelinde yaklaşık 420 bin ton domates üretimi gerçekleşti. Bu üretimin önemli bir kısmı, alüvyal topraklarıyla “Bereketli Troya Ovası” olarak bilinen Kumkale Ovası’nda yapılıyor. Ege ile Marmara iklimlerinin kesiştiği bu özel coğrafya, Türkiye’nin en verimli domates havzalarından biri kabul ediliyor.
Domatesin Yeni Yolculuğu: Gastronomi ve Turizm
Son yıllarda gastronomi turizmi, sadece tat almaya değil, üretim süreçlerini deneyimlemeye de odaklanıyor. Çanakkale’deki butik oteller ve restoranlar, yöresel ürünleri kendi mutfaklarında yeniden yorumlarken, salça ve sos yapımı gibi geleneksel pratikler de turistik tesislerin mutfaklarında yeniden hayat buluyor.
Nadas Otel’den Yerel Ürüne Zarif Dokunuşlar
Kaz Dağları’nın eteklerindeki Yeşilyurt Köyü’nde bulunan Nadas Otel, bu kırmızı telaşın en özel temsilcilerinden biri. Kendi bahçesinde doğal yöntemlerle domates yetiştiren otel, bu sezon ürünlerinden elde ettiği domateslerle Şef Çağatay Ateş öncülüğünde fine dining restoranına özel salçalar ve soslar hazırlıyor.
Misafirler, domateslerin dalından toplanışından mutfaktaki dönüşümüne, salçanın sofraya gelişine kadar geçen sürecin her aşamasına tanıklık edebiliyor. Yerel üretime saygı, doğaya özen ve modern gastronomi tekniklerinin buluştuğu bu yaklaşım, Nadas Otel’i sadece bir konaklama noktası değil, aynı zamanda sürdürülebilir gastronomi deneyimi sunan bir merkez hâline getiriyor.
